Erdoğan 2023'te seçilemez .....
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TELE 1’de yayınlanan Uğur Dündar’la Demokrasi Arenası’nda Türkiye gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
İYİ Parti lideri Meral Akşener, TELE 1 ekranlarında gazeteci Uğur Dündar’ın konuğu oldu. Türkiye gündemine ve korona virüs salgınına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunan Akşener, İYİ Parti olarak memleket masası kurulmasının faydalı olacağını ancak bu taleplerinin, iktidar cephesinde kabul görmediğini söyledi.
Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı dilin, halk ile arasını açtığını ve bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023 yılında yeniden Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini ifade etti.
Akşener, Millet İttifakı belediyelerinin yaptıkları yardımların engellenmesinin de vatandaş nezdinden ters tepeceğini söyledi.
MEMLEKET MASASI MESELESİ
Şimdi ne dendi. ‘Londra’dan üst akıl ekonomimize saldırıyor, Türk ekonomisini yıkmak için düğmeye basıldı’ dedi. Damat dedi, sayın Erdoğan da bunu olumladı. Bu kanaat beyan edildikten sonra propagandist medya bu sözleri söylemeye devam etti. Ben İYİ Parti Genel Başkanı olarak, Suriye meselesinden sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Memleket Masası kurmasını önermiştim. Dolayısıyla o masanın etrafında ister tek tek ister bir arada verilecek bir fotoğrafın yurt dışında önemli tesiri olduğunu göstermek için önemliydi.
“İHTİYAT AKÇESİ VE İŞSİZLİK FONU NE OLDUĞU BELİRSİZ BİR DURUMDA”
Türkiye çok kırılgan bir ekonomi ile yakalandı bu salgına. İş yerleri kapandı. Hizmet sektörü ve işletme sahipleri önemli zarar gördü. Küçük işletmelerin 2 ile 11 arasında değişen çalışanları var ve esnaf yeniden müşteriyi nasıl bulacak. Böyle bir sorunumuz var ve ekonomi zaten kırılgandı, biz böyle bir durumda yakalandı. İhtiyat akçesi ve işsizlik fonu ne olduğu belirsiz bir durumda.
Bakan’ın Londra sözleri ortaya çıkmadan da biz Sayın Erdoğan’ın, anayasamızın tüm milleti temsilcisi olduğunu söylüyoruz. Biz sahadayız, bilgilerimizi paylaşmak için kendisine bu öneride ve çağrıda bulundum. Ancak en azından hakaret edilmemişti ve çemkirilmemişti. Madem üst akıl bizim ekonomimiz çökertmek için saldırıyor. Dijital iletişim üzerinden veya Sayın Erdoğan tek tek hepinizin fikirlerini almak üzere hepimizi dinlemesini gerektiğini söyledi.
Şimdi Cumhur İttifakı’nda MHP ve AKP’nin yerine diğer destekleyen partiler, Vatan Partisi ve Büyük Birlik Partisi’nin de davet edilmesi gerektiğini söyledim.
AKP Genel Başkanı adına sözcü Ömer Çelik bir cevap verdi. Bugün itibariyle Sayın Bahçeli, masanın altında FETö’nün olacağını söylemiş. O zaman biz bu masayı şeffaf kurabiliriz. Altında üstünde ne var anlaşılır. Biz bu masada ne konuşacaktık. Esnafın durumunu soracaktık. Bugün programa çıkmadan önce esnaflarımızdan bana birçok talep geldi. Biz, esnafın borçlarının 2021’e kadar ertelenmesini önerecektik. Şimdi, tarım tarım diye geziyoruz. Tarım ile ülkeyi kalkındırmaktan ziyada, gıdada ciddi problemler yaşanılacağı anlaşılıyor dünyada. Biz de düne kadar ihmal edilen tarım konusundaki önerilerimizi söyleyecektik. Programın başında ben sizi dinledim. O çirkin katliam çağrılarını ima edenlerle ilgili hukukun işletilmesini isteyecektik. Ne demektir, eşleriniz ve karılarınız gibi bir sözü nasıl söyleyebilir bir insan. Şimdi bu cinnetin önüne geçilmesini isteyecektik.
“ANLAMAKTA ÇOK ZORLANIYORUM”
Bin lira ödemeleri ile ilgili bu paraların yetmeyeceğini söyleyecektik. Çalışamayanların çocuklarının o maaşa ortak olduğu bir dönemdeyiz. Millet İttifakı belediyeleri ile ilgili onları iteklemeyin, aranızdan atmaya kalkışmayın diyecektim. Londra’daki meseleyi bize anlatın, biz de üzerimize düşeni yapalım diyecektik. Dolayısıyla ben bu dili, öfkeyi, hakaret etme konusundaki tutumu anlamakta çok zorlanıyorum.
Söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor. Şimdi, ben buradan aracılığınızla Ak Parti’ye oy veren dindar ve muhafazakâr insanlara seslenmek istiyorum. Hiçbir dinde olmadığı gibi bizim dinimizde de kadının ve çocuğun tehdit edildiği bir söylem ve eylem olamaz.
“15 TEMMUZ ŞEHİTLERİNE YAPILAN AYIPTIR”
İnsanların birbirine düşmanlaştırılması olamaz. Aynı zamanda bizim töremiz de kadının, çocuğun intikam aracı olarak önde tutulmasını reddeden bir töredir. Ben bu insanları tanıyorum. Bu tutuma rıza göstermeyecek AKP’li vatandaşlar, yöneticiler. Sayın Erdoğan’ın sırtına yapışan bu kenelerin atılmasında tutum alın. İnsanların ismen tehdit edilmesi, o bendedir şu sende denilmesine göz yumulmasının hiç hayra alamet olmadığına inanıyorum. Özellikle dindar ve muhafazakâr kanattan gelenlere sesleniyorum. Bu keneler, kanamalı kırım Kongo kenesine döndüler. Sayın Erdoğan’ı tamamen siyasi argümanlar ile eleştirdik. Dolayısıyla 15 Temmuz gecesi bu keneler ortada yoktu. 15 Temmuz’da gazi olan insanlara ayıptır bu yapılan. Erol Olçok benim arkadaşımdı. Mustafa Varank’ın abisi şehit. Madem Sayın Erdoğan ve AKP yöneticileri buna tedbir almıyor, sağduyulu seçmen buna tavır almalı.
“BİR PARTİNİN DİYANET İŞLERİ BAŞKANI OLMAYI TERCİH ETTİ”
Devletin Diyanet İşleri Başkanı olmak yerine, bir partinin Diyanet İşleri Başkanı olmayı tercih etti. Bugün RTÜK Başkanının açıklamalarını dinledim. Dolayısıyla, ölüm listesi yazan hanım ile ilgili ceza vermenin doğru olmayacağını söyledi. RTÜK Başkanı da bir partinin başkanı olduğunu şerefle ifade ediyor. Ben Ankara Barosu’nun çağlar ötesinden gelen bir ses diye yazdığı metine katılmadığımı söylüyorum. Ancak her Ramazan ayında birbirini besleyen gruplar bunu söylüyor.
“DİYANET’İ REDDEDEN ANLAYIŞTAN, DİYANET’İ DEVLET GÖREN BİR ANLAYIŞA GELDİ”
Diyanet İşleri’ni Atatürk kurdu. Yani insanların dini ihtiyaçlarını devlet eliyle sağlamak amaçlı kurdu. Yıllarca Sayın Erdoğan ve arkadaşları, Diyanet İşleri’ni tekfir etmişlerdir. Şimdi Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri’ni devlet kabul ettiler. Diyanet’i reddeden bir anlayıştan Diyanet’i devlet olarak gören bir anlayışa geldi. Erdoğan Teziç başındayken YÖK kaldırıyordu, Teziç’ten sonra YÖK 12 Eylül’ün kurduğu bir yapı olmasına rağmen, en muteber kurumlarından biri oldu arkadaşların. Yani demem o ki, Allah insanlara yaptıkları haksızlıkları bu dünyada gösteriyor. Ama kutuplaştırıcı yapının karşısında da Ankara Barosu’nu inanan insanları rencide eden tavrını da doğru bulmuyorum.
“ERDOĞAN VE ARKADAŞLARININ CUMHURİYET’İN KURUCU DEĞERLERİNE YÖNELİK ALERJİLERİNİ DEVAM ETTİRİYORLAR”
Atatürk’e duyulan saygının gittikçe yükseldiği bir dönemde, kurucu irade ve Cumhuriyet değerlerine, Atatürk’ün en çok değer verdiği iki kuruma İş Bankası mirası bırakıldı. Türk Tarih Kurumu’na, birçok uzman hocalar varken böyle bir kişinin atanması, kutuplaşmaya yönelik bir adımdır. Sayın Erdoğan ve arkadaşları, Cumhuriyet’in kurucu değerlerine yönelik alerjilerini devam ettiriyorlar.
“ERDOĞAN, 2023’TE CUMHURBAŞKANI SEÇİLEMEZ”
50’den 60’a kadar CHP ve DP arasında büyük bir çekişme yaşanıyor ancak kimse gözünü çevirip bakmıyor. Çünkü biliyorlar ki o gelir, CHP’ye gitmiyor. İki parti arasında çok gergin bir rekabet olmasına rağmen buraya el uzatmak kimsenin aklına gelmiyor. Şimdi Atatürk’ün mirası olarak değerlendirelim. Önce Hazine’ye daha sonra da Varlık Fonu’na devredilmek istenen bir düzenek kurmaya çalışıyorlar. Çünkü önceden atılan adımlar yapılacak adımların habercisidir. Türkiye’de yargı işlese miras hukuku çok nettir. Yani ben çocuğuma miras bıraktım, devleti yönetenlerin kafası arttı ve bunun yolu da açılır. Sermaye kontrolü yapılmasın dedik, uyarı bununla ilgiliydi. Yandaş müteahhitler her gün ne oluyor diye telefon açıyorlar. Atatürk Havalimanı’na 1000 yataklı hastane yapılıyor ve biz daha sonra öğrendik ki sağlık turizmi için yapılıyormuş. Ancak biz ihalenin nasıl yapıldığını bilmiyoruz. Pistlerin kırılması ile ilgili bize bilgi verilmiyor. Yani bu düzenekle bu ülke yönetiliyor. Sayın Erdoğan, 2023’te Cumhurbaşkanı seçilemez
“MEMLEKET MASASI KEŞKE OLABİLSE”
Şu anda Sayın Devlet Bahçeli’nin ve Ömer Çelik’in partisi adına verdiği beyanatlara bakıldığında Sayın Erdoğan tarafından böyle bir masa kurulamayacağı anlaşılıyor. Yani herhangi bir ümidim yok ama keşke olabilse. Hükümetimiz ve dar gelirli vatandaşlar için keşke olabilse.
“VAKA SAYISINDA DÜNYANIN 8. ÜLKESİ OLMAYABİLİRDİK”
Sayın Aytun Çıray, İYİ Parti’nin güvenlik politikalarından sorumlu. Hem alanında çok başarılıdır hem de salgınların bundan sonra milli güvenlik sorunu olduğuna inanıyor. Biz İYİ Parti olarak, arkadaşlarımızla bir araya gelerek aldığımız kararları kamuoyu ile paylaşıyoruz. Dolasıyla hem o hem de arkadaşlarımız başlangıçta karantina uygulanmasını söylemiştik. Eğer bunlar yapılsaydı, vaka sayısında dünyanın 8’nci ülkesi olmayabilirdik.
“MİLLET İTTİFAKI BELEDİYELERİ ÇOK BAŞARILI ÇALIŞMALAR YAPIYOR”
Eski milletvekilinin, Marmaray tweeti evlere şenlikti. Yani, hangi alanın, hangi grup tarafından, hangi bakanlık tarafından işletildiğinin farkında bile değiller. Uzun yıllar iktidar olmak böyle bir şeydir. Müthiş bir konfor alanı. Saraya da böyle bir şeydir. Seçmeden ve vatandaştan koparsınız. Farklı bir hayat tarzı ve anlayış ortaya çıkar. Dolayısıyla böyle bir resim ortaya çıktı. Bu, ayrı bir hayat tarzının, ayrı bir evrenin ortaya çıktığını oluştuğunu gözler önüne serdi. Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ankara Büyükşehir Belediyemizin başkanlarının açtığı kampanyaya emekli maaşlarımı bağışladım. Ben bağışladım, o gün bloke konuldu. Antalya, Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerimizin çok başarılı çalışmalar yapıyor.
“BELEDİYELERLE İNATLAŞMAK, MİLLET İRADESİYLE İNATLAŞMAKTIR”
Diğer belediyelerimiz de çok başarılı tabii. Millet İttfakı’nın belediye başkanları, vatandaşa dokunma konusunda çok başarılılar. Türkiye mavi ve kırmızı kuvvetler anlayışı ile yürütülüyor. Aynı kampanyaları Cumhur İttifakı belediyeleri de yapıldı. Millet İttifakı belediyeleri için devlet içinde devlet yakıştırması yapıldı. Bu salgında belediye başkanlarımız ile merkezi idare birlikte çalışmalıydı. İstanbul’u ve diğer belediyelerimizi öne koyarsak, mahallelere kadar ulaşma imkanı var belediyelerin. Bu nedenle, belediyeler ve merkezi idare kaynakları çok daha verimli kullanılabilirdi. İnsan unsuru daha ön planda tutabilirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi nasıl geri kazandırılabilir mantığı ile yürüyemezsiniz.
Vatandaş bunu görür. Ben Sayın Erdoğan’ı gerçekçi olarak tanırım, rasyonalitesini kaybetti. Eğer Saray’a girmeseydi, o keneler kendisine yapışamazdı. Uygun ortam bulamazlardı. Tam tersine vatandaş bunu görüyor. Ekrem İmamoğlu’nun mazbatası iptal edilmemiş olsaydı, fark daha az olacaktı. Bu seçmenin içinde MHP, Ak Parti seçmeni var. Bu milletin en hassas konusu, sandığa attığı oydur. Siz bunu engellemeye kalkarsanız, millet iradesi ile inatlaşmaktır. Erdoğan ilk inatlaşmayı orada yaptı, sonucu ortada.
“BU DİL, ERDOĞAN’IN SEÇİLMESİNE MANİ OLACAK”
2023’te Sayın Erdoğan seçilemeyecek. Çünkü bu milletin feraseti böyle bir şeydir. Eğer bu olmasaydı, Erdoğan’ın partisi birinci parti olamazdı. Dolayısıyla güç zehirler, mutlak güç daha da zehirler. Şimdi göreceksiniz bu dil, Sayın Erdoğan’ın seçilmesine mani olacak.
Comments
Post a Comment