Şu anda yolsuzlukla mücadele yok.

Gelecek Partisi’nin 1’inci Olağan Genel Kongresi düzenlendi. Pandemi nedeniyle yalnızca delegelerin katılım sağladığı kongre salonuna KHK ile ihraç edilenlerin, emeklilikte yaşa takılanların, gençlerin, kadınların ve emeklilerin mesajları ‘Burdayız’ sloganıyla asıldı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Türkiye'nin önünde 3 önemli sorun olduğunu anlattı.


Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi kriz yaşadığını, bunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden kaynaklı olduğunu belirterek, “demokratik güçlendirilmiş parlamenter sisteme dayalı yeni anayasa yazımını” tamamladıklarını açıkladı.

Eski Başbakan ve AKP’nin kurucusu isimlerinden Davutoğlu, ayrıldığı iktidar partisine alternatif kuruculuğunu üstlendiği Gelecek Partisi’nin seçimlere katılabilmesi açısından kritik eşik niteliğindeki 1. Olağan Büyük Kongresi’ni gerçekleştirdi.

Davutoğlu, Gelecek Partisi 1. Olağan Büyük Kongresi aracılığıyla eski partisi AKP iktidarına, “eski dava arkadaşım” dediği Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sert mesajlar verdi. 

Türkiye’nin ekonomik kriz ve siyasi kriz olmak üzere iki temel sorun yaşadığını belirten Davutoğlu, bu krizleri besleyici rol oynayan üçüncü ve önemli krizi ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak tanımladı. 

Bu sistemi mutlaka değiştirmek gerektiğini söyleyen Davutoğlu, bunun için AKP–MHP yani Cumhur İttifakı’nı destekleyen seçmenlere seslenerek, bu seçmenlere Türkiye’yi içinde bulunduğu demokrasiden uzaklaşmış kriz ülkesine dönüştürmüş bu sistemi desteklemeye devam edip etmeyeceklerini sordu. Davutoğlu, “Türkiye’nin sorunu Cumhurbaşkanlığı Sistemi’dir” mesajıyla birlikte Gelecek Partisi olarak buna karşı yeni anayasa hazırlığını tamamladıklarını bildirdi.


DAVUTOĞLU: ARTIK İKTİDAR KORKUYOR

326 gün önce 12 Aralık 2019’da zorlu bir yola çıktıklarını ve bu süreçte baskıyla karşılaştıklarını belirten Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun kongredeki konuşmasında öne çıkan ifadeleri şu şekilde oldu:

KORKU İKLİMİNDEN KORKMUYORUZ





 Onlar sizin alın terinizi çarçur etmekten korkmadılar, onlar hukuk devletini yok etmekten korkmadılar.

 Onlar Türk Lirasını ayağa düşürmekten, paramızı pul etmekten korkmadılar, onlar ifade hürriyetini, insan haklarını, milletimizin farklılıklarına saldırmaktan korkmadılar, onların tüm baskılarına, tehditlerine, kolluk güçlerine, şantajlarına rağmen biz de onların oluşturduğu bu korku ikliminden korkmuyoruz. 

Siz de özgürlük, adalet, ahlak, şeffaflık, refah ve ekmek istemekten korkmayın. Artık korkan tek bir kesim var. İktidar korkuyor. Muhalif gazetecilerin karşısına çıkmaktan korkuyorlar. Gerçek soruları cevaplama cesaretleri yok.Muhalefet partilerinden korkuyorlar. Muhalefet liderleri ile konuşmaktan, karşı karşıya gelmekten korkuyorlar, çünkü verecekleri cevap yok.

15 TEMMUZ’U ŞAHSİ İKTİDARLARINI PEKİŞTİRMEK İÇİN KULLANDILAR


 15 Temmuz gecesi halkımızın büyük fedakarlıkları ile kazanılan demokrasi zaferinin getirdiği son derece müsait ortam da iktidar sahipleri tarafından değerlendirilmemiştir. İktidar sahipleri son dört yıl içinde demokrasiyi özgürlükçü bir perspektif ile kurumsallaştırmak yerine 15 Temmuz direnişini şahsi iktidarlarını pekiştirmek üzere kullanmışlardır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi esasen bu iktidar pekiştirme çabasının ürünüdür.

TÜRKİYE İÇ BÜYÜK KRİZİN İÇERİSİNDEDİR

: Açıkça şunu ifade etmemiz gerekiyor: 

Türkiye bugün üç büyük krizin içerisindedir. Bu krizlerin birincisi işçinin, köylünün, memurun, işverenin, kadınların, gençlerin, emeklilerin ve milyonlarca işsiz kardeşlerimizin iliklerine kadar hissettikleri ekonomik krizdir.

İKTİDAR PARARLEL EVRENDE YAŞIYOR

: Bu krizlerin ikincisi bütün siyasal hayatımızı, devletin karar alma kabiliyetini, kurumların işlemesini, yargının çalışmasını, yasamanın işini yapmasını felç etmiş olan siyasal krizdir. 

Bu iki krizin, yani ekonomik ve siyasi krizin yanında baş etmemiz gereken bir üçüncü krizimiz daha var. 

Bu kriz ekonomik krizden de siyasi krizden de daha büyüktür. Bugün Türkiye’nin en büyük krizi yönetme kabiliyetini, karar alma iradesini kaybetmiş ve paralel bir evrende yaşayan bu iktidardır. Ekonomik krizler de siyasal tıkanmalar da aşılabilir her zaman. Ancak bugün bırakın bu krizleri aşmayı bu krizlerin varlığını bile kabul etmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. En büyük krizimiz krizin varlığının inkâr edilmesidir. Kafasını kuma gömen bu iktidar milleti de milletin dertlerini de ne görüyor ne de duyuyor.

Comments

Popular posts from this blog

Akdenizde,Evde,Sokaktak Tacize Tecavüze Son

Türkiye'nin Libya'yı işgalinin nedenleri

Katar ile Türkiye ( İş birliği ) Mesaji